iPhone 15 Ailesi

Toplam Okunma 110

        Her yıl eylül ayının üç veya dördüncü haftasının, özel bir öneme sahip olduğu bir yerler ve birileri var dünyada herkesin bildiği gibi. Apple her eylülde yeni iPhone’ları gerçekleştirdiği bir lansman ile duyuruyor. Lansman bitiminden itibaren ise geri sayım herkes için başlıyor. Bazı yıllar şüphesiz daha fazla heyecan yaratıyor takipçiler, hayranlar ve hatta hiç sevmeyenler üzerinde. Donanımsal veya yazılımsal bazı yenilikler heyecanı artıran iki ana konu. Biz de Türkiye AppleStore olarak heyecanlı, meraklı bir kalabalığı geçtiğimiz cuma, cumartesi ve pazar günü, eylül ayına da veda ederken mağazalarda ağırladık. Her şey bende taze ve sıcakken yeşil çay fincanımla yorgunluğumu pek umursamadan yazmak istedim.

        Esasen yazacaklarım hiç kimsenin bilmediği şeyler olmayacak. Sadece yeni iPhone15 ailesini her yerde okuduğunuzdan biraz daha fazla betimsel ifade ile okuyacak, gözünüzde canlandırmayı biraz daha deneyeceksiniz. Bundan sonra, donanımın yazılımla birleştiği noktada peki bize erişilebilir yeni bir şeyler getirecek mi sorusunu birlikte düşünmek üzere bırakacağım. 

        4 farklı iPhone 15 üyesi (15, 15Plus, 15Pro ve 15ProMax) ilk dokunuşta bizlere kesinlikle önceki tüm iPhone’lardan biraz daha ince olduğunu hissettiriyor. Köşeli ekran tasarımı iPhone12 ailesiyle birlikte yeniden döndükten sonra dokunduğumuz en ince telefonlar olduğunu iddia etmem yanlış olmaz. Yine iPhoneX’dan itibaren arkası cam olarak hissettiğimiz kasalar, tamamen yerini daha metalik ve mat bir hisse bırakmış. Prüssüz ama cam olmayan, metalik yüzeyler. Elbette kasa malzemesi ve hissiyatı demişken iPhone 15Pro ve 15ProMax’in artık titanyum malzeme ile yapıldığını kimseye hatırlatmam gerekmeyecek sanırım. Çoğu ilgili ve müşteri için bu bilgi önemli oldu. Kasanın titanyum olması Apple’ın hedeflediği hafiflik hissini bize gerçekten getirmiş. En son 14Pro grubunda da çokça hissettiğimiz ağırlık ve hantallık hissi artık yok. 15pro titanyum kasa ve pro olmayan 15 kasalarının hissi bana o kadar aynı geldi ki, kamera çerçevelerine dokunmadan sadece arka yüzeylerini hissetsek ayırdına varabilir miyiz halen kafam karışık. Laf aramızda 3 gündür mağazada sürekli birinden birini elime alıp bariz bir fark bulmaya çalışırken yakalıyorum kendimi. :)

        Bugünlerde yapay zeka, görme engelliler için devrimsel bir erişilebilirlik alternatifi yarattı hepinizin malumu. Dolayısıyla şimdi 15 ve pro arasındaki kamera özelliklerini anlatmaya başlasam, Amine Ennur buraları geç demezsiniz değil mi? Bir önceki yıl 14 Pro ailesi için 48 MP olarak verilen; fakat yine de, sayıların önemi yok biz nitelikçe en gerçekçi fotoğrafları kullanıcının kadrajına, cihazın içerisindeki öğrenen çip ile vereceğiz demiş olan Apple, aynı 48 MP’i pro olmayan 15 ve 15Plus telefonları için de bu yıl kullanıma sundu. Fakat iPhone11’den beri bildiğimiz gibi 15 ve 15Plus da yine çift kamera sistemine sahip. Üç kameralı cihazlar Pro ve Pro max olarak sunuluyor. Üçüncü kamera ne işe yarıyor ben hiç anlamadım zaten diyenler için çok kısa bir açıklama; üçüncü kamera lensi çekilen fotoğraflara geniş açı kazandırabilmek için kullanılıyor. İnanın, kamerayla, çekilen fotoğrafların göze görünen farklarıyla ilgili mağazada bir sürü ziyaretçiyle ve çalışan arkadaşlarla geçen sohbetlerin yarısından fazlasını halen ben de tam somutlayamıyorum. Ama bunun için de çabalıyorum. Belki BE My AI bana / bize bu konuları daha çok düşünebilmemiz, daha iyi somultlayabilmemiz için de yardımcı olur ne dersiniz? Yapay zeka bize bir  sürü şey yapabilecekken, ben kamerası daha iyi çekim yapan telefonlar istiyorum diyen görme engelli kullanıcıları da ben artık kesinlikle anlayacağım. Çünkü ben de onlardan biri oldum. ;)

        Kameranın yalnızca çekim kalitesiyle ilgili bir şeyler bizi ilgilendirmeye başlamadı aslında. Bazılarımızın biliyor olacağı gibi, hatırladığım kadarıyla 12 Pro ailesinden itibaren, iPhone’ların pro serilerinde bir sensör daha var. LiDAR kamera sensörü. Bu sensör esasen derinlik ve uzaklık gibi boyut gerektiren görünümleri gerçekçi biçimde tespit edebiliyor. Ama üçüncü parti uygulamalar kamerasında LiDAR olan iPhone’lar için farklı özellikler ekleyebiliyor. Örneğin kameranızı başlatıp bir iç mekanı taradığınızda, tanımlanan şeyleri size uzaklığı ile söyleyebiliyor; merdiven, çöp kovası, bir veya birkaç kişi… Seeing AI’ın böyle bir özelliği olduğunu denemek isteyenler için buraya bırakmış olayım. Üçüncü parti uygulamalar hariç iPhone’umuzda dahili olarak bulunan büyüteç uygulamasını da başlattığımızda, yine pro iPhone’larda kişi ve nesne tanıma butonlarını fark edeceksiniz. Bu butonlar aktif edildiğinde, kameranızı ortamda dolaştırdığınızda etrafı tarayabileceksiniz. Size bu sensörden bahsetmemin bir diğer nedeni de geçtiğimiz mayıs ayında tanıtılan point and speak özelliği. Detayını demo etmem henüz mümkün olmadı ama Apple’ın anlattığına göre, işlevlerini bilmediğimiz bir kumanda veya tuş paneli üzerinde parmağımızı gezdirirken, düğmelerin ne işe yaradığını telefonumuzun biraz önce bahsettiğim büyüteç uygulaması üzerinden VoiceOver ile duyabilecek olmamız. Bu iş için de elbette bahsi geçen derinlik sensörüne ihtiyacımız olacak. Bu özellik, elbette yazılımsal bir özellik. Yalnızca donanım desteği için son birkaç yıldaki pro iPhone modeline sahip olmak yeterli olacak anladığım kadarıyla. Her neyse, yine de bu kamera bahsini bundan daha fazla uzun tutmamalıyım.

        Cihazların işlemci farkları ise teoride basitçe; 14Pro ve 14ProMax’in sahip olduğu A16 işlemci, şimdi iPhone15 ve 15Plus modellerine kondu şeklinde açıklanabilir. 15Pro ve 15ProMax’in ise artık adı biraz daha uzayan bir işlemci çipi var: A17Pro. A17Pro akla gelen ilk kullanım senaryoları için grafik yoğun oyunları bilgisayarlar ve oyun konsollarından sonra telefonlarda da oynayabilme imkanını verecek,  4K ve Pro-Res formatlı video’ların çekimeni, düzenlenmesini hızlandıracak ve kolaylaştıracak. Erişilebilirlik için özelde ne yapabilir peki sorusuna benim birkaç tahmini cevabım var. İlk akla gelebilecek temel cevap: Ekran okuyucular çoğumuzun da bildiği gibi ekrandaki görüntüyü sese dönüştürme prensibi ile hareket ediyor. Dolayısıyla görüntü ve grafik ilişkili tüm işlerde işimize yarayan işlemciler, çekirdekler fazlalaşırsa ekran okuyucunun temel çalışma prensibini kolaylaştırabilir ve hızlandırabilir. İkinci tahmini cevabım ise Bilişim Bülteni ekibiyle yaptığımız küçük sohbetten geliyor: Yine Apple’ın geçtiğimiz mayıs ayında Speak and Point özelliği ile birlikte tanıttığı Live Speech adında bir özellik görmeye başladık. Yeni iOS sürümü ile beraber, yaklaşık 15 dakikalık metinlerle bir ses kaydını girdi olarak veriyoruz ve yine cihazımızın içinde dahili olarak çalışan işlemcimiz, bu ses girdisinden bizim sesimize en yakın insan sesini üretiyor ve artık konuşmaya dönüştüreceğimiz her şeyi bu sesle söyletebiliyoruz. Özellikle konuşma yoksunluğu veya olası kayıplar yaşayacak kullanıcılar için anons edilen bu özellik, hedef kitlesi dışında da dikkat çekiyor. Bu canlı konuşma diye çevirebileceğimiz özelliğin kullanımında da yeni A17Pro çipinin bir avantaj olacağını tahmin edebiliriz.

        Bütün bu tantana ile birlikte, henüz keşfedeceğim şeyler bitmedi. İlk üç günde yoğunluktan mağazadaki demo cihazları kurcalamaya vakit bulamadım. Örneğin benim her yıl en sevdiğim şey, dört telefonda da aynı ses içeriğini açıp hoparlör farklarını tespit etmeye çalışmak. Geçen yıl 14Pro ile kendisiyle aynı boyutta olan 14 cihazının arasında bile bariz bir ses farkı vardı. Bu yıl telefon boyutunun büyüklüğü veya pro olup olmamasına göre böyle bir fark duyacak mıyız anlamaya çalışacağım. Ama siz yine de beni beklemeyin ve eğer mümkünse sizi AppleStore’da ağırlamamız için küçük bir ziyarete gelin. AppleStore’lardan biraz uzaktaysanız demo cihaz bulunan herhangi bir teknoloji mağazasına ilk fırsatta gidip, Siri’ye VoiceOver açtırıp merak ettiğiniz her şeye çift tıklayın derim.

          Ekim hepimize çok güzel gelsin. Merakla, keşifle ve yenilikle kalın.

Yorumlar

Bu yazı için henüz yorum yok.

Yeni Yorum