Rutin bir pazar sabahı. Yeni yeni yataktan çıkma ağırlığı ve şarjda titreşen bir telefon. Ucundaki ses büyük bir depremin habercisi: “Abi Olcay’dan haberin var mı? vefat etmiş diyorlar”. Sonrası yok. Olcay bedenen artık değil aramızda. Ne sıralı ne zamanlı. Doğduğundan beri pek çok sağlık meselesiyle uğraşıyordu Olcay. Ama her seferinde hastane yataklarında bile üretiyor, yazıyor, yeni fikirler atıyordu ortaya. Belki de sağlık koşuşturmacalarıyla altın beyninin kabına sığmayan yaratıcılığı yarış halindeydi.
Siz bilişimdeki dehasıyla tanıdınız Olcay’ı ama o ruh tek bir meziyete hapsedemezdi kendisini. Çok iyi seramikler de yapardı Olcay. Hatta bununla ilgili Ordu’da açtığı sergiye hep birlikte katılmıştık.
Tanıdığım günden beri heyecanı, coşkusu, üreticiliği hepimizin çok önündeydi Olcay’ın. Kim bilir bir kısa ömre çoğumuzun 50 60 yılda sığdıramayacağı kadar bilgi ve birikimi sığdırmak ancak böyle mümkün oluyordur. Kafasında ve bilgisayarında yeni taslakları, içinden çıkmak için birbiriyle ve zamanla yarışan ne çok fikri vardı!
Bundan yıllar önce harika bir kampanyanın da öncüsüydü. Alışveriş sitelerinin erişilebilirliği üzerine öyle bir sosyal medya çalışması yapıldı ki, o güne kadar farklı alanlarda çalışan pek çoğumuzu birleştirdi ve ciddi ses getirdi. Hepsi Burada, Migros gibi yapılar ondan sonra arttırdılar erişilebilirlik çalışmalarını.
Zaman zaman bana özelden yazılarını gönderir merakla fikrimi almak isterdi. Aslında gerek yoktu buna. Bilişimde o kadar öndeydi ki, biz onun yarısını bile görebiliyor muyduk emin değilim.
Ya NVDA ve açık kaynak kod için yaptıkları, hazırladığı derlemeler! Derler ya, bir kişi ondan en son bahsedildiği gün aslında ölürmüş diye, Olcay arkasında öyle izler bıraktı ki, daha uzun süre yaşayacak. En iyi Deneyim, nvddatr.com, bültenimizdeki yazıları bunun yalnızca küçük kanıtları.
Pazar gününden bu yana. öylece donuk hissediyorum. Beynim, ruhum kabul edemiyor bu ani gidişi. Etmiyorum da Olcay’ın başlattığı, kıvılcımını yaktığı projelerini ortada bırakmadan devam ettirmek, Olcay perspektifinde geliştirmek bizim borcumuz tüm insanlığa. Olcay için değil. O da zaten yaşamının her anını değerlendirirken, yeni fikirler ortaya atarken, kendinden çok, daha erişilebilir bir dünya için geçiriyordu vaktini. O bayrağı ne kadar ileri taşırsak Olcay’ı çok daha uzun süre yaşatmış oluruz bence. Olcayım senin gibi bir insanı tanımak, birlikte çalışabilmek onurunu çok kısa yaşattın hepimize. Sana söz olsun ki, umudunu, heyecanını sürdürmek için buralarda olacağız. Biz bıraktığımızda başkalarına onu aktaracağız.
Hala donuk bir his, acı bir tat var içimde. Ama seni o donuklukla değil, coşkun, enerjin ve heyecanınla hatırlamaya ve hatırlatmaya devam.
Yorumlar
Bu yazı için henüz yorum yok.
Yeni Yorum