23. Sayı - Kasım 2023

Editörler: Engin Yılmaz

Sizlere erişilebilirlik dolusu kocaman bir merhaba demek isterdik dostlar. Ama Olcayımızın 21 Ekim 2023’teki kaybı ağzımızdaki tadı acıttı, gülümsememizi hüzne bıraktı. Bu derece altın bir kalbe ve beyne sahip bir insanın, kısacık yaşamına bu denli birikim sığdırması, pek çok insana doğrudan veya dolaylı dokunması çok görülür bir şey değil. Yalnızca bültenimizdeki yazılarına baksak bile, ne büyük bir deneyimin aramızda olmadığını anlayabiliriz. Üzerimize düşenin onun başlattıklarını, yapmak istediklerini ortada bırakmamak olduğuna inanıyoruz. Bültenimizin bu sayısını da Olcay Aşçı’ya ithafen gelen yazılara ayırmak istedik. Ama Önce, Kimdi Olcay Aşçı anlatmamız gerek diye uyarınca Cevdet abi, bir telaş ve pişmanlık aldı hepimizi.  Bildiğimiz tek şey 1996 doğumlu olduğu ve   Ankara Göreneller  ilköğretim okulunda okuduğu. Hiçbirimizin biyografisini tutmadığımızı fark ettik. Selçuk’un da dediği gibi, o an ne yaptığımızdı aslında önemli olan, geçmişimiz, nereli olduğumuz, hangi okulları    bitirdiğimiz değil. Yine de daha çok tanımalıyız birbirimizi diye hayıflandık. Hatta bir iç döküş yaşandı bülten  WhatsApp grubumuzda Salih’in  başlatmasıyla. Dedik ki, daha çok kıymetini bilelim birbirimizin, daha çok sahip çıkalım birbirimize.

 Amine Olcay’ın kız arkadaşı Tuğçe ile konuştu ve sağolsun   aşağıdakileri aktardı Tuğçe bize.

“Aslında bende onu çok tanımadım, ama tanıdığım kadarıyla, körler okulundan mevzun olduktan sonra hem liseyi hem de üniversiteyi açıktan okumuş, seramikle de ilgilenmesi üniversite sınavı zamanında. Daha bebeklikten başlamış onun acıları. Bebekken de kemoterapi alırmış. Görme ve işitme kaybı ondan gelirmiş. Sonrasında da zaten rehabilitasyona gittiği zaman başlamış asıl süreç ve daha büyük acılar.

Kendini geliştirmeyi çok severdi. , Bir gün rehabilitasyonu duyuyor ve ailesiyle gidebilmek için çok çatışıyor, kavgalar ediyor. Sonrasında onlarla 1 yıl kadar uğraştıktan sonra izin alabiliyor.

Olcay gezmeyi çok severdi, bir de yemek yemeyi. Bu son kullandığı ilaca kadar hep yemek yediğinden, bunu çok sevdiğinden bahsedermiş. Hediye alıp hediye etmeyi de çok severmiş, kaç kişiye bu şekilde bir sürü şey almış.

Kendi kız kardeşi vefat ettiği için kız çocuklarına, veya kızlara düşkünlüğü kardeş gibi görmesi oradan gelirdi. En büyük hayali bir kızı olmasıydı. Bu yüzden insanlar onu hep yanlış anladı.

Ha bir de yurtdışı hayali var ki en çok gerçekleşmesini istediği hayal. İspanya’ya gitmeyi çok isterdi. Derdi keşke şirkette bir iş olsa da beni gönderseler.

Eğlenmeyi eğlendirmeyi çok severdi, her gördüğü esnafla kanka moduna girerdi. Daha 1 ay önce gittiğimiz İzmir'de bile taksicilerle falan samimi olmuştu.”

Çok teşekkürler Tuğçe bu sıcacık bilgi parçaları için. Düşünün bebeklikten bu yana bir yandan hep sağlık sorunlarıyla uğraşıp, diğer yandan belki de yaşamın her dakikasının değerini bilerek oraya sığdırdığı ne çok dokunuş, ne çok birikim, ne çok dostluk, sevgi. Nihayetinde Vodafone’da başlayan çalışma hayatı, NVDA uzmanlığı, En İyi deneyim Web sitesi ve 27 yıla sığan daha pek çok şey.  Bültenimizin ilerleyen satırlarında sizler de Olcay’ın insanlar üzerinde nasıl bir etkisi olduğunu daha yakından göreceksiniz. Hedeflerinin, projelerinin farkındayız Olcay. Onları sürdürmek için biz buradayız.

Barış Baki daha Olcay’ı kaybettiğimiz gün göndermiş yazısını. Tebessümü, sevgiyi,  saygıyı kendisinden nasıl öğrendiğinden bahsediyor.

 

Olcay’ın belki de en yakın dostlarından ve takım arkadaşlarından birisi de  Şüphesiz Çağrı Artan. Ondan da bir şeyler yazmasını isteyince hemen dönüş yaptı ve bir hafta önceki İstanbul buluşmalarını ve Olcay’ın hayatındaki etkisini anlattı.

 

Selçuk Uçar da Olcay’la çok yakın çalışmaları olan kimselerden biri. Hepimiz gibi şok içinde, en son yazışmalarını kaleme almış.

 

Salih Kunduz Olcay’la Android üzerine başlayan sohbetlerinin nasıl geniş bir teknoloji sohbetine dönüştüğünü ve ardında kalan izlerini ele alıyor.

 

Umut, Olcay’ı yüz yüze tanımamış ama yazı ve görüşlerinden fazlasıyla beslenmiş pek çok kişiden biri. Onu erişilebilirlik ordusunun kıymetli bir komutanı olarak ne güzel de tanımlamış!

 

Amine, ölümünden 10 gün önce Olcay’la İstanbul’daki buluşmalarını, kahveyle başlayıp derin teknolojik mevzulara uzanan sohbetlerini yazmış güzel sözler vererek.

 

Mert de Olcay’ın bilgisayar alırken destek aldığı kişiler arasında.

 

Engin Yılmaz, Olcay’ın kaybının kendisinde yarattığı donup kalma hissini anlatmaya gayret etmiş.

 

Cevdet abi, Ölümü sonrası inanamayıp Olcay’ı arayanlardan biri olmuş

 

Can ise Olcay’la ilişkilerindeki 8 rakamının oynadığı rolden bahsetmiş.

 

Bülteni Amine’nin şu satırlarıyla bitirelim. Umudunu, gücünü, şu hayatı hem çok ciddiye alıp hem de umursamama yeteneğini unutmadan ve seni tanıyanlara unutturmadan, bıraktıklarını yaşatmaya programlanmış dostların olmaya söz veriyoruz. Bu söz umarım boyumuzdan büyük olmaz.